5 Aralık 2016 Pazartesi

2017 - 2018 Türk Ekonomik Krizi

Daha önce Emre Çetin tarafından hazırlanan ve bir ara ulaşılamayan blog yazısını, başına sansür, sabotaj vb birşey gelirse ve kapanırsa diye burada 'mirror'lıyorum: 
Yıllardır ekonomik krizin geleceğinden bahsediyordum. Zaten sürekli bir kriz durumu vardı, sürekli bir sorun vardı ki bunun temel nedeni politikalar ve sistemsizlik; ancak bu kriz Türkiye’yi çok sert vuracak bir kriz olacak. Bunu bekliyordum. 2020 gibi bekliyordum; iktidarın yanlış politikaları, her yeri sertleştirmesi iyice hızlandırdı.
“Bize madik attılar” gibi anlamı analiz edildiğinde son derece seviyesiz ifadeler kullanan bir devlet üst yetkilisi (nam-ı diğer başbakan), “bu süreç geçici” şeklinde konuşmakta.
Süreç geçici, ne hikmetse hep Türkiye’ye ve halka “GEÇİCİCİ”. İşte 2013’ten sonra TL’nin değer kaybettiği para birimlerinden bazıları, bknz : Ekonomideki Daralma Geçici Mi? başlıklı yazı.

Ekonomik Krizin Arkaplanı

Bir kaç nedeni var. Önce önlenmesi elimizde olmamakla birlikte, daha az etkilenmemiz için gerekli aksiyonların alınmadığı ile başlayalım.

Amerika - FED

CNN Türk ve Cem Seymen izleyicisiyseniz, sürekli duyarsınız. Peki nedir bu FED? Amerika’nın merkez bankasıdır. 2008 morgıç (Mortgage) krizinden sonra Amerika dahil bir çok ülke sıkıntıya girdi. Krizi atlatmak için, Amerikan Merkez Bankasının (FED), piyasaya Amerikan doları yayma kararı çıktı. Fakat bu doları alıp, bankaya yatırıp faizde tutmayın; kullanın diye faizler de düşürüldü. Yani bu paralar Amerika dahil, dünyanın her yerinde yatırıma gitti.

Her şey düzene oturduğunda FED, Amerikan dolarını ve ekonomiyi daha güçlendirmek için faiz arttırma kararı aldı. Kısaca söylemek gerekirse; yaydığı parayı geri çağırdı. Yavaş yavaş faiz artışları geliyor. Bu ne demek? Türkiye gibi yabancı sermayeyle büyüyen kırılgan beşli ülkeleri başta olmak üzere; gelişmekte olan ülkeler sıkıntıya düşecek demek. Çünkü para bizden çekiliyor.

Ekşi sözlük’te bütün bu sistem ve işleyiş ile ilgili güzel bir açıklama yapılmış, buradan okuyabilirsiniz.

Bizi Neden Etkiliyor?

İki türlü yatırım vardır: direkt yatırım, dolaylı yatırım.
Doğrudan yatırımda, yabancı yatırımcılar gelir ve fabrika kurar, şirket satın alır. İşçiler, maaşları, üretim yapılır.
Dolaylı yatırımda ise (ki sıcak para diyebilirsiniz), nesnel yatırım olmaz. Yani borsaya girer ve şirketlere, varlıklara yatırım yapılır.

Ne farkı var? Ekonomik krizde, olası bir sıkıntıda doğrudan yatırım hemen çıkamaz. Yani risklidir. İşçileri çıkart, tazminatlarını öde, cihazları sat, fabrikayı sat… Uzun sürer. Bu güzel bir yatırımdır ama POLİTİK KARARLILIK ve hukuksal garantiler ister. Yani bir gün ak deyip, öteki gün kara diyen politik iradeye güvenmezler!

Dolaylı yatırımda ise, en ufak bir sıkıntı görüldüğünde, adam borsadan çekilir. Bitti. Başağrısı yok. Haliyle kalıcı değildir.

AKP İktidarının Yanlış Politikaları

Yıllardır eleştirdiğim, üretmeden tüketen bir ülke yolunda adım attığımız konusunda bir çok uzmanın uyardığı ama AKP’nin yine dinlemediği olaya geldi sıra (muhtemelen kandırıldık, üzerimizde oyunlar oynanıyor deyip sıyrılacaklar).

Başlamadan önce, daha önce yazdığım 2002-2015 Türkiye EkonomisiKatma Değeri Yüksek Ürünler ÜretmeliyizTürkiye Ekonomik Olarak Bir SömürgedirBir Ülke Nasıl Berbat Edilir 101 başlıklı yazılarım ve daha nicesi…

Bir Örnek: AR-GE Patladı

TÜİK’e göre Türkiye arge’ye 2015’te 20,6 milyar lira harcadı [13]. Dolar ile ne kadar oluyor (28.11.’16 kuru alındı) 6 milyar dolara denk geliyor. SADECE VOLKSWAGEN’İN ARGE HARCAMASI NE KADAR? 13.2 milyar dolar [14]. Yani sadece bir şirket, Türkiye’nin iki katından fazla arge harcaması yapıyor.

Türkiye’de AR-GE harcaması (özel + kamu + üniversite) : 
20 milyar 615 milyon TL, 
yani 
5 milyar 890 milyon DOLAR.

Sadece Almanya Volkswagen’in AR-GE harcaması ise:
13.2 milyar DOLAR.

Başka sözüm yok!

Annem bir AR-GE şirketi kurdu, bir sürü bağlantıyı yaptı ve TÜBİTAK’a proje sundu. OHAL çıktı ama bu işin bahanesi. Aylardır devletten para alamıyoruz. Ar-ge projeleri durdu. Bir çok şirket cihaz aldı, parasını veremedi. Domino etkisi dediğimiz olay olmak üzere. Para dönmezse şirketler bir bir gidecek.

Bir şekilde aşmaya çalışıyoruz ama şirketler riske girmek istemiyor. Proje başlatmıyor, argeye yatırım yapmıyor, büyük miktarda risk içerek yatırımları geçin, riskli işlerden bile uzak durmaya çalışıyor. Yani böyle giderse bir çok kişinin yakında yıkılacağını biliyorum. TÜBİTAK’ta “imza yetkisine sahip adam olmadığı için” projeler çıkmıyormuş.

Bana göre, argeye ayrılan bütçeyle dolar ve ekonomi düzeltilmeye çalışılıyor. Aşağıda örneğini vereceğim, işsizlik için ayrılan bütçenin çok küçük bölümü işsizlere harcanmıştı. Böyle de ilginç uyanıklılıkları var. Ancak nereye kadar?

Binali Yıldırım çıktı ve dedi ki katma değeri yüksek ürünlere ihtiyacımız var. İşte! Annemin ilaç firması. Yurtiçi ve yurtdışında bir çok bağlantı yaptı, projeler tamam, her şey tamam ama TÜBİTAK’tan onaylanmış projelerin parasını bile alamıyoruz. Haliyle cihazlar alınamıyor, işlere başlanamıyor. Zamanında “suyla çalışan cami çeşmesine” harcandı paralar. Şimdi patladı.

“Argeye bu kadar yatırım yaptık” demek kolay. Ledli ekmek kabına, suyla çalışan cami çeşmesine para harcarsın ve “argeye ne yatırım yaptık beee” diye millete yutturursun. Algı yönetimi. Ancak argenin dönüşü ne oldu?

Zihniyete bir örnek: bugüne kadar işsizlik fonunda biriken bütçenin yalnızca %12,7’si işsizler için kullanıldı [3].

Ancak işin gerçeği ortada. Biz de dahil olmak üzere herkesin ekonomisini dağıtıp bıraktılar. Arge zaten patladı, bilim ve teknoloji zaten zorda; çiftçiler bitti, köylüler perişan halde. Hadi yeni başlayan ilaç firmalarını geçtim; büyük ilaç firmaları desen, argeden haberleri yok, jenerik ilaçlarla işi götürüyorlardı onlar da patladı. Bir çoğunu yabancı şirketler aldı.

Not: Bir ilaç firması (Novartis) neden tohum şirketi alır? Düşünün. İşte bu kadar stratejiktir böyle şeyler.

TÜBİTAK'dan Bahsetmişken: Burslar

Bir öğrenci olduğunuzu düşünün. Devlet bursuna güvenip yurt dışına çıkmışsınız, okuyorsunuz. Pat, bursu donduruyorlar. Zaten Avrupa gibi bir yerde verdikleri 750 liralık bursla geçinmek zor, muhtemelen çalışıyorsunuz ya da aileden yardım alıyorsunuz [10]. Sonra?

TÜBİTAK sadece öğrencilere değil, konuk eden ülkeye de para veriyor olması gerek. Bunun dışında Avrupa Birliği projeleri var ve TÜBİTAK ile işbirliği var. İşte bu noktalara asla para yatırılmıyor. OHAL gerekçesiyle şirketler mağdur edildi, öğrenciler mağdur edildi, Avrupa’ya para verilmediği gibi bütün bunlar itibarımızı zedeledi. E daha ne demeliyiz?

AKP’nin Geçmişteki Şansı: Yeni (Yüzyıl) Ekonomi (Internet Çağı)

Ne Yaptı AKP?

Esas sorun ne yaptığı değil, ne yapmadığıdır.

Şu sözleri duymuşsunuzdur: “AKP geldi, hastahanelerde sıra beklemiyoruk”, “cebimizde iPhone var, Mercedes’e biniyoruk”, “YOL YAPTI YOL!”.

Heh işte 2000’li yıllarda gelmesi, AKP’ye büyük şans getirdi. Neden? Çünkü teknoloji gelişti, internet ve bilişim devlette kullanılmaya başladı ki 2001, 2002’de biz ADSL değil, çevirmeli ağ bağlantısı kullanıyorduk. ADSL’ye geçişle birlikte, kesintisiz internet ve bilgisayarın kullanılması arttı. Bir ağ oluştu. Artık şak diye sistem üzerinden kayıt olabiliyorsunuz. Hastanelerden diğer e-devlet uygulamalarına kadar her yerde, teknolojinin getirdiği avantaj kullanılıyor (ha bunlar işine gelmediğinde o teknolojiyi de reddediyor).

Yani sadece AKP değil, kim gelirse gelsin bu sistem ve kolaylık sağlanacaktı. Bu da AKP’nin “balı”, şanslı olduğu yer.

Ayfonlar, Mersedesler, Dolu Dolu Çükülatalar

Heh bunlarda FED’in ve “Amerika ve Avrupalı” bilim adamlarının ve teknoloji şirketlerinin sağladığı güzellikler. AKP ilk geldiğinde yüzlerce kurum ve kuruluşu özelleştirdi. Onlarla iş alanı yarattı. Mesela inşaat yapılacak, tak yüzlerce işçi. Otoyol yapıyorsun, orada bir kaç firmaya haliyle bir kaç bin kişiye çalışma sahası. Bu tarz “inşaat ve yapı” bölümleri tamamen gecici iş alanı oluşturur. Bakın bunlar sağ görüşün eseridir. Altyapı, inşaat, beton… Ancak bu eserin sıkıntısı neydi? Para varken, yatırım yapılırken uzun süreçli iş alanı (istihdam) yaratılmadı!

AKP’nin parladığı dönem (politik ve ekonomik) içerisindeki liberallerin de olduğu 2002-2010, özelikle 2002-2007 dönemidir. Bu tarz liberal adımlar (özelleştirmeler), yurtdışı firmalarının iştahını açtı. Sarar, Telekom, limanlar, madenler, TÜPRAŞ… Say say bitmez. İsrailli, Arap, Fransız, İngiliz, Alman… Şirketler “batan geminin mallarını”(!) kapış kapış aldı. Hani Osmanlı diye geldiler ya, temsil ettikleri tek dönem; Osmanlı’nın çöküş dönemi. O dönemde de demiryolları, telegraf gibi kurumlar yabancılara satıldı. Ama tarih tekerrür eder ve bir Atatürk daha çıkartır bu topraklar.

2008’den sonra ise FED yardımına iyice koştu. 2000’lerin başında zaten politikaları yine bu yöndeydi ama kriz ile birlikte Amerikan Merkez Bankası para saldı. O paralar Brezilya, Türkiye, Güney Afrika, Hindistan, Endonezya gibi kırılgan beşli ülkeleri başta olmak üzere her yere gitti ve buraları güçlendirdi. Ne güzel dedik bee…. Ohh sıcak paralar, ekonomi süper.

Bu sıcak paraların bir bölümü özellikle seçim öncesi gelip, Cumhuriyet rekorunu kırarak piyasayı düzeltip, seçimden sonra çıkıyordu.[1]. Ha bunda sadece FED değil, Suudi Arabistan, İran gibi ülkelerinde parmağı yok değildir… AKP’nin iktidarda kalmasından çıkarı olan. Mesela Kanal İstanbul projesi civarındaki toprakları satın alan Araplar, Kuzey Kıbrıs’ta otel yaptıran Yahudiler vs…

Yanlış Politikalar

İktidar ne yaptı dersiniz? Bu paraları bilim, teknoloji, sanat, spor gibi alanlara yatırdı; “nasıl yapılır” (know how) konusunda uzmanlar yetiştirdi ve bilgi sattı değil mi? HAYIR. Tabi ki hayır… Aslında AB uyum çerçevesinde milli gelirin %2-2,5’luk payını ARGE’ye yatırmaları gerekirdi. Bu yüzden uğraştılar ve payı yükselttiler. Ancak işler değişti. ARGE’ye sistemsel önem değil, yüzeysel ve kendi yandaşlarını kalkındırma için para basma olarak gördüler.

Diyanete büyük bütçeler ayırdı, ilginç topluluklar desteklendi. Bu sırada okullarda spor vs gibi bütçeler kısıldı. Hatta durum o kadar kötüydü ki; Jandarma karakolları tek merkezde toplanmaya başladı çünkü 5-6 karakolun tek bir yerde toplanması bir çok konuda (ekonomik açıdan) avantaj sağlıyordu.

Daha da ilginci, betona yatırım yaptılar. Köprü, otoyol, gökdelenler, HES… Ağaçları kestiler, doğaya zarar verdiler ve betonları diktiler.

Milletin Sorunu

Biz 14 yıldır bunları anlatırken; “AKAPE SÖPER” dedi Mehmet amca köy kahvesinde. Mehmet amcaya göre iPhone kullanabiliyoruz ama AKP sayesinde. Hastahanelerde sıra beklemiyoruz, AKP sayesinde. Amerika’daki bilim insanları, Apple gibi yenilikçi şirketler halt etsin. İnterneti geliştiren Amerikan ordusu ve bilim insanları halt etsin! AKP geldi, iPhone kullanıyoruz, Mercedes’e biniyoruz, hastahanede sıra beklemiyoruz. Ohhh mis. Ne güzel kafa.

AVM’ler pörtledi ve AVM’lerdeki 10 mağazadan 8’i yabancı oldu. Paralar yabancılara gitti, yerel üreticiler patladı, esnaf sıkıntıya girdi.

Millete anlattık; bak dedik üretmeden tüketiyoruz, sonu kötü… Ama dış mihraklar ilan ettiler.

İşte Ekonominin Geldiği Nokta

Çok bir şey anlatmayacağım, zaten yıllardır anlatıyorum. Sadece şu kadarını söyleyeceğim:

  • 2015 yılında alınan biber tohumuna ödediğimiz para 2.1 milyon ve domates tohumuna ödenen para 9.8 milyon dolar.
  • 2010-2015 arasında 1,5 milyon büyükbaş ve 2,3 milyon küçük baş almışız (dışalım, ithalat) ve üzerine et almışız ve bunlar için 3.8 milyar dolar ödemişiz.
Şimdi tarım ve hayvancılık ülkesiyiz ya, inekler “veterinerler tarafından” dölleniyor. İnekle öküz çiftleşemez cezası var köylüye. Veteriner geliyor ve yabancı tohumu ineğe döllüyor. Tohum yurtdışından.
Domates, biber, mısır vs alayım diyorsun. Hibrit, GDO’lu… Yabancılar yapıyor sana veriyor ve diyorsun ki “ne güzel tarım ve hayvancılık ülkesiyiz”. Onun da tohumu yurtdışından. Doğurgan tohum kalmadı!
**
Kendi tohumunu yetiştirmiyorsun. Tarım ilaçları yabancı, vitamin mineraller yabancı. Yetmiyor dışarıdan et alıyorsun, sebze ve meyve alıyorsun:
Çin’den kayısı, kuru sarımsak
İtalya’dan ıspanak, elma
Amerika’dan fındık ve baden
Güney Afrika’dan satsuma mandalinası
Şili’den üzüm ve elma
İran’dan karpuz ve lahana
Kostarika’dan kavun
İspanya’dan marul
Yunanistan ve ABD’den pamuk
Rusya,Almanya, Fransa ve Ukrayna’dan buğday
Fransa ve Hırvatistan’dan arpa
Mısır’dan pirinç
Ukrayna’dan mısır
Sri Lanka’dan çay
İtalya’dan bakla
Çin’den sarımsak
Panama’dan muz
Meksika’dan nohut
Kanada’dan mercimek
Arjantin’den soya
Tayland’dan çeltik ve pirinç
Etiyopya, Bangladeş, Mısır ve Çin’den kuru fasulye
Kanada’dan nohut ve yeşil mercimek
ABD, Ukrayna ve Kanada’dan bezelye
Amerika ve Gürcistan’dan saman
getirttiriyorsun [4] [5] [6]. E ağa neyin kafası? Ne AKAPE SÖPER??? Geri kalanlarını yazdım hep [2] [3]. Hadi beni geçin, uzmanlar uyardı.
Çekyat gönderiyoruz, domates yolluyoruz (tabi tohum yabancı); iPhone, Mercedes, coca cola alıyoruz. Televizyonlar, Amerikan filmleri, kotlar alıyoruz…
**

34 ÜRÜNDE KASIM AYINDA YÜZDE 189,15 FARK VAR

“TZOB tarafından izlenen 34 üründe kasım ayında ortalama yüzde 189,15  fiyat farkı görüldü. Bu rakam eylülde 30 üründe yüzde 185,9, ekimde 34 üründe  yüzde 194,69 düzeyinde gerçekleşti. Kuru kayısı 5 kat, mandalina 4,7 kat, portakal 4,4 kat, lahana 4,3 kat, elma ve kuru soğan 3,8 kat, kabak ve kuru üzüm  3,6, kuru incir 3,5 kat fazlaya tüketiciye satıldı. bugün üreticide 6 lira olan  kuru kayısı markette 29 lira 90 kuruşa, 45 kuruş olan mandalina 2 lira 10 kuruşa,  45 kuruş olan portakal 2 liraya, 35 kuruş olan lahana 1 lira 50 kuruşa, 67 kuruş  olan elma 2 lira 56 kuruşa, 30 kuruş olan kuru soğan 1 lira 13 kuruşa, 70 kuruş  olan kabak 2 lira 53 kuruşa, 3 lira 50 kuruş olan kuru üzüm 12 lira 58 kuruşa, 6  lira 50 kuruş olan kuru incir 22 lira 95 kuruşa tüketiciye sunuluyor.” [17]

ÜRETMEDEN TÜKETMENİN SONU : EKONOMİK KRİZ

Bunlar Atatürk’ü sevmez. Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini kurduğunda, 5 yıllık kalkınma planında “biyoyakıt” vardı! Atatürk’ün traktörle fotoğrafı var ya, Atatürk Orman Çiftliğindeki bu fotoğrafta; tıpkı bazı askeri araçlar ve çiftlikteki bir çok araçta olduğu gibi BİYOYAKIT KULLANILIYORDU! Bknz: Atatürk’ün biyoyakıt çalışmaları

Atatürk Orman Çiftliğinde ve traktör sürerken

İşte ikinci 5 yıllık plan:

Atatürk ve biyoyakıt, ikinci 5 yıllık kalkınma planı ve sentetik benzin
***

Atatürk’ün kurduğu ve Türkiye Cumhuriyetine ait olan bir çok kurumu BABALAR GİBİ SATTILAR! Kimlere? Yabancılara. Telekom gibi önemli bir kurumu, iletişim kurumunu dahi sattılar. Kurumları sattılar, yabancıların yatırımlarıyla gelen parayla; yabancılardan tohum aldık, hayvan aldık, telefon aldık. Kurum ve kuruluşların bir listesini sonda vereceğim. Yani hem eldeki üretim tesislerini yabancılara sat, hem yabancılardan ürün al ve bunları yabancıların parasıyla yap… Ne bekleniyordu? Giren, çıkandan büyükse; ortada eksi bir durum vardır. Temel matematik.
İşte bu yüzden sevmezler Atatürk’ü. 1920, 1930’larda geleceği görüp; Türkiye’nin benzin ihtiyacını azaltmak için mısır vs gibi ürünlerden sentetik benzin ürettiren adamdı. Türkiye’yi millileştiren adamdı.
1940’larda, İnönü ve sonrasında Menderes, ordu içindeki yapılanmalar “liberal ekonomi” ile birlikte bu milli olma amacını dağıttı. 1980’de neo-liberalizm gerekiyordu ve ordunun içine sızılmış, darbe yapılmıştı. Sonrasında ise sağdan soldan bir çok insanı, memuru, öğrenciyi içeri aldılar. bunlar olurken Gülen ve cemaat liderleri rahat rahat dolandı ve boşlukları doldurdu.
İşte bugünlere zemin hazırlandı. Hem de ordunun içindeki bu yapılarla birlikte!  Neyse bu başka konu…
**

DOLAR NEDEN ARTIYOR?

Başlamadan önce: TL’yi karşılaştırdığım konumda [bknz]; şunu göreceksiniz ki son 5 yılda, özellikle 2013 yılından sonra TL tam ve kesin olarak 92 para birimi karşısında değer kaybetmiş. 8 para birimi karşısında değer kazanmış. 18 para biriminde de kesin olarak bir değer kazanma-kaybetme yok! Yani olay sadece dolarlık değil.
Yukarıda bahsettiğim gibi; yatırımcılar hukuk arar, politik kararlılık arar (dönekliği sevmez). Türkiye’nin otoriterleştiği 2010 (özellikle 2013) sonrasında tabi ki yatırımcılar korktu.
FED’in faiz arttırımları bizim gibi ülkeleri vurdu. AKP’nin argeye yapmadığı yatırımlar ya da daha doğrusuyla etkin ve planlı şekilde yapmadığı arge yatırımları, insanların yatırım yapmak yerine borçlanarak lüks cihaz ve ürünler alması ekonomiyi vurdu.
“Biz var ya argeye şu kadar yatırım yaptık” demek kolay. Teknoparkları biliyorum, içindeyiz, nasıl boş projeler çıkıp, arge paralarının çarçur edildiğini de biliyorum. Ledli ekmek lambası bir arge projesi mi ? İşte bunlara para basıldı.
***
Yani hukuksuzluk, politik istikrarsızlık, AKP’nin yanlış ekonomik politikaları, üretmeden tüketmek ve FED’in politikaları bizi bu günlere getirdi.
Türkiye’de uzlaşı kültürünün olmaması, bu kamplaşma, baskıcılık, sübyancı tecavüzcülerin serbest bırakılmasını konuşmak, milletvekillerinin tutuklu yargılanması (zorla götürülmesi doğru, tutuklu yargılanması yanlıştı), AB ile aranın bozulması, Amerika ile aranın bozulması, komşularla sıfır sorundan; sorunsuz sıfır komşuya geçişler…
İşte AKP’nin 14 yılı…
Ahh kahvede politika konuşan amcam; bakalım önümüzdeki 5-6 yılda AKAPE SÖPER diyebilecek misin.

DOLAR BİZİ NEDEN İLGİLENDİRİYOR?

O kadar ilginç yardımcılar, gazeteciler gördü ki Türkiye bu son yıllarda… Ekonomiyi, politikayı bilmeyen adamlar AKAPE SÖPER diyen dayının başka bir sürümü olarak gazete ve televizyonlarda boy gösteriyor. Hem de “uzman”(!) olarak. Ve diyorlar ki “dolardan bize ne”… Ahhh ah!
Şimdi şunları vereyim sonra yazacağım:
TL dolar karşısında 2,5 ayda %13 değer kaybetti,
TL’nin değer kaybı nedeniyle 2,5 ayda 68,7 milyar dolar fakirleştik,
Şirketler, TL kaybı nedeniyle yılbaşından bu yana 94 milyar dolar zarar etti,
TL’nin her %10’luk değer kaybında enflasyon 1,5 puan artıyor [9].
***
2. Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası ilişkiler ve uluslararası ekonomi gelişti. Liberal düşünce ağırlıklı olmaya başladı. Liberaller, diğerleri gibi kazan-kaybet durumu değil; kazan-kazan durumu olduğunu savunur. Bu mantıkla liberaller ilişkileri sıcak tutarlar. Hem bunca savaş sonunda eğer devletler birbiriyle ticari olarak iyi ilişkiler sergilerlerse, savaşmazlar diye bir düşünceleri de var.
2. Dünya Savaşı sonrası Dünya Ticaret Örgütü (WTO, öncesi GATT), IMF ve Dünya Bankası kuruldu. Birleşmiş Milletler’de bu dönemlerde kuruldu. Uluslararası hukuk gibi bir çok kavramda (Hitler Almanyasından sonra) ortaya çıktı ve insan hakları, soykırım ile ilgili düzenlemeler falan gelişti.
Kısacası;
Uluslararası ilişkiler, uluslararası hukuk ve uluslararası ekonomi 1945 sonrası gelişti (bu yüzden sihirli dönemleri yaşıyoruz). Bundan öncesi karmaşaydı.
2. Dünya Savaşı sırasında Avrupa tam anlamıyla yerle bir oldu. Naziler, diğer ülkeleri ele geçirirken bombaladı. Sonra Amerikalılar ve Sovyetler (bütün süreçte İngilizler) Avrupa’ya bomba yağdırdı. Çöken Avrupa’yı canlandırmak için Amerika büyük destek oldu ve bu süreçte Amerikan doları önemli hale geldi.
Ticarette paranın istikrarı (bizim Çükütay tipi plaza ağzıyla stabilitesi) çok önemlidir. Yani değeri TL gibi değişmemeli. Paranın değeri de; ardındaki ülkenin ekonomisine, meşruluğuna, gücüne bağlıdır. Para, bir semboldür. Ülkenin sembolü, ekonomisinin, gücünün, bilim ve sanatının, sembolüdür yani yatırımın ve emeğin sembolüdür. 2. Dünya Savaşı sonrası Amerikan doları piyasa hakim oldu (burada altın standartı gibi bir sürü detay var geçiyorum). Sonrasında Soğuk Savaşı’da kazanınca, Amerika tartışmasız dünya gücü olma ünvanını aldı.
2. Dünya Savaşı’nda silah üreterek güçlenen ekonomisi ve Amerika’ya kaçan Avrupalı bilim adamları sayesinde Amerika bilimde de gelişti.  Bilim ve teknoloji konusunda ve liberal düşüncenin (ki liberal ekonomiye kapitalizm deriz) beşiği olan Amerika’da liberal görüşün temeli olan “özgürlük” yani devletin az müdahale etme fikri, kişisel özgürlükleri de getirdi.
Bütün bunlar zaman içerisinde Amerika’yı güçlendirdi, süpergüç olması, ekonomisinin de güçlü olmasını sağladı. Dünya ticaretini dolar ve euro ile yapıyoruz. Bu yüzden dolar çok önemli.

NASIL YANİ?

Şöyle yani; sen şimdi “tarım ve hayvancılık ülkesiyiz” diye övünüyorsun ya… En basitinden inek, veteriner tarafından dölleniyor ve o tohum yurt dışındaki bilimsel merkezlerde üretiliyor. Domates ve biber alıyorsun ya işte bunların tohumu da İsrail, Amerika ve Avrupa bilim merkezlerinden geliyor. Genetiğini bildiklerinden, ürünlerden daha fazla verim için mineral ve vitamini de buradan geliyor.
Neyse konuyu dağıtmayalım. İneğin sütünü altın mesela. Sütünü sağacağın makine? O da yurt dışından geliyor. Pastörize etmeye başlarsan, orada kullandığın elektrik, doğalgazdan üretiliyor ve enerji kaynağı doğalgazda yine yurt dışından geliyor. Sütü kutuladın, marketlere dağıtıyorsun, araba yurt dışından. İçindeki benzin yurt dışından.
Daha marketlerin içindeki sistemlere, yazılıma ürünlere ve kullanılan elektriğe değinmedim bak!
**
Şöyle evinize, etrafınıza bakın. Her şey yurt dışından geliyor. Her şeyi, yurt dşından alıyoruz. İyi de bunları nasıl alıyoruz? Öpücükle vermiyorlar. Para veriyoruz. Peki ne parası veriyoruz?
Evet canım DOLAR ve EURO! Yani 3 yıl önce 2 TL verip 1 dolar alıyordun, şimdi 3,37 TL verip 1 dolar alıyorsun. Daha fazla çalışıyorsun, eşek gibi çalışıyorsun ama aynı şeyi alıyorsun.
İşte dolar burada kullanılıyor. Bireysel olarak dolar kullanmasan bile, 2 yıl içinde pazarlarda ve marketlerde artışın etkisini göreceksin. Aynı maaş hatta “dövlet baba, AKAPE söper” maaşlara zam yaparken neden daha az ürün aldığını sorgulayacaksın.

PEKİ NASIL OLDU?

E anlatıyorum işte… Milletin yatırım yap diye verdiği parayı eğitime, argeye, bilime, teknolojiye harcamak varken gittin Diyanete en yüksek bütçeyi verdin. Sonra adamların verdiği parayla adamların iPhone’unu aldın. Adamların verdiği tohumu aldın.
Hayır ne bekliyordun ki?

KISIR DÖNGÜ

Bir şey iyi giderken, her şey iyi gider. Ancak bozulduğunda her şey kötüleşir.
Buradaki ekonomi, buna örnek. Ekonomi iyi gittiği sürece seçmenler oy verir, yatırımcılar gelir, insanlarda sıkıntı yoktur. Fakat ekonomi bir bozulursa bırak oyların azalmasını; yatırımcı kaçar, işsizlik artar, enflasyon ve döviz artar…
Bu yetmez, aile içi kavgalar, cinayetler (zaten AKP zihniyeti nedeniyle bunlar artmıştı ama ekonomi daha etkileyecek) hepsi artacak… İnsanlar işsizlik yüzünden bunalıma girecek.
Bize devletten para gelmediği için cihaz firmalarından ve tedarikçilerden cihaz alamıyoruz. İş yapamazsak, para kazanamayız. Okulum sallantıda, belki dondurabilirim. Haliyle tedarikçi firmaların geliri düşecek, okulun geliri düşecek, öğretmenlerin geliri düşecek ve tedarikçi firmalar ödemelerini yapamaycak ve toptancıların geliri düşecek.
Okulda, tedarikçi firmalarda, toptancılarda ve üreticilerde gelir düşüşü ve para alamama; haliyle para ödeyememe başlayacak. Ardından işten çıkartmalar. Bütün bunlar yabancı yatırımcıları korkutacak ve Türk piyasasından çekilecek. Çekildiği için ekonomi daha da kötüleşecek ve para dönmeyecek. Bu da daha fazla işten çıkartma, işyerinin kapanmasına neden olacak. Ardından işsizlik, ekonomik sıkıntılar derken her şey birbirine girecek, psikolojik sorunlar başlayacak…
***

SON SÖZÜM

14 yıldır dedik dedik, bak şimdi ne oldu?
Aynı gemide gidiyoruz ve bunları AKP’lilere söyleyince bize düşman gözüyle baktılar. Bunları dile getirenlere dış mihrak hatta terörist dediler. Fakat geldiğimiz noktada söylemleri, gösteriyor ki ekonomi çok kötü noktada.
İşin daha kötü bölümü şudur; ekonomi bozulunca oylar düşeceği için, ülkeyi çok farklı şeylerin içine çekebilirler. OHAL bunun başlangıcı olabilir. Hele hele Irak ve Suriye gibi komşularımız varken çok farklı olaylar yaşayabiliriz.
Sonumuz hayır olsun diyeceğim ama olmayacak.

SEN HAKETTİN TÜRKİYE

Günün 6 saati televizyonda saçma salak yarışma programları, aptalca evlilik programları ve kavgalı gürültülü yapımlar izleyen; 3 saat internette takılan fakat YILDA SADECE 6 SAAT kitap okuyan bir milletin sonu budur.
Uzlaşma, müzakere, fikirbirliği gibi kavramları bilmeyen bir ülkenin sonu budur.
Aynı din, mezhep, siyasi görüş gibi ortaklıklar yoksa karşısındakini düşman belleyen bir milletin sonu budur.
**
Bizler binlerce yıldır varız. Türk milletine bir şey olmayacak. Bu zor zamanlarda geçer, bu iktidar çeker gider. Ancak önümüzdeki 10 yıl Türk milleti acıyla pişecek. Pişecek diyorum çünkü aptalca davranışlarının cezasını çekecek.
Kurunun yanında da yaş falan yanmıyor. İktidardan muhalefetine ve seçmenlerine kadar; ben de dahil olmak üzere herkes suçlu.
Ne ektiysek, onu biçeceğiz… 10 yıl… Sonrasında Nazi sonrası Almanya, atom bombası sonrası Japonya, savaş sonrası Güney Kore olmak için fırsatımız var. Eğer okursak, araştırırsak, uygularsak; spora, sanata, bilim ve teknolojiye ağırlık verirsek.
YOKSA KOMPLE SIÇTIK!
Yaa işte…
“Ben süper keman çalarım” diyen adamın eline verirsin kemanı, 20 saniyede çalıp çalamadığı anlaşılır. Ancak memlekette herkes politikacı. Herkes politika uzmanı… Eline verip “göster ne kadar biliyorsun” diyemiyorsun ki. Sonuç budur arkadaşım.
Neo-Osmanlı diye geldiler. Osmanlının “çöküş dönemini” yaşattılar. Tıpkı Osmanlıdaki gibi telgrafı, demiryollarını yabancıya sattılar, borçlandılar.
Ama şunu unutmayın; tarih tekerrür eder, bir Atatürk daha çıkartır bu topraklar. Hatta bu sefer, başımıza bunları açan kirli zihniyet tamamen temizlenir. İlk Kurtuluş Savaşı’nda dış düşmanları, ikincisinde iç düşmanları temizleriz.
O zamana kadar, acıyla yoğurulacağız. Çünkü ne kenetlenmeyi bildik, ne insanlara doğruları anlatabilmeyi…

**


AKP’NİN TALAN ETTİĞİ DEVLET KURUM VE KURULUŞLARI


Cam ve çimento sanayi
Ünye Çimento A.Ş.
Paşabahçe Cam Sanayi ve Ticaret A.Ş
Trakya Cam
Anadolu Cam
Soda Sanayi

Metal Sanayi
ERDEMİR
İSDEMİR
ÇELBOR
TAKSAN
Oymapınar Barajı
Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş
ETİ Alüminyum AŞ’ye ait Antalya Limanı
Eti Alüminyum’a ait 4 Taşınmaz
GERKONSAN (Gerede Çelik Konstrüksiyon Ve Teçhizat Fabrikaları San. Ve Tic. A.Ş.)
DİTAŞ (Doğan Yedek Parça İmalat ve Teknik A.Ş.)
TÜMOSAN
ORTADOĞU TEKNOPARK A.Ş.
Tarımsal Sanayi
T.Z.D A.Ş. Sakarya Traktör İşletmesi
SÜTAŞ Malatya İşletmesi,
HEKTAŞ A.Ş. (Veteriner İlaçları ve Halk Sağlığı İlaçları)
Türkiye Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ)
TÜGSAŞ A.Ş.
Gemlik Gübre Sanayi A.Ş.
Samsun Gübre San. A.Ş.
İstanbul Gübre Sanayi A.Ş.
Kütahya Gübre A.Ş.
İstanbul Satın Alma Müdürlüğü Binası
Şanlıurfa depoları arazisi
Tekirdağ Depoları
Fatsa Depoları
TEKEL
Alkollü İçkiler Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Adana Sigara Fabrikası
Tokat Sigara Fabrikası
Bitlis Sigara Fabrikası
İstanbul Sigara Fabrikası
Malatya Sigara Fabrikası
Samsun-Ballıca Sigara Fabrikası
Ambalaj Fabrikası Müdürlüğü
Ankara Başmüdürlük Binası (İkiz Kuleler)
Bodrum Tesisleri ve Taşınmazları
Gemlik Suni İplik Müessesesi Taşınmazları
İnegöl Kibrit Fabrikası Taşınmazları
İstanbul Tütün Mamulleri San. ve Tic. A.Ş,
Kastamonu Jüt İpliği Fabrikası Makine ve Teçhizatı
Kıbrıs Türk Tütün Endüstrisi Ltd. Şti.
TEKA ile Sigara San. İşletmesi A.Ş.’ye ait puro marka ve varlıklar
İzmir Yaprak Tütün İşletmesi Makine-Teçhizatı
Çamaltı Tuz İşletmesi Müdürlüğü
Ayvalık Tuz İşletmesi Müdürlüğü
Çankırı Kaya Tuzlası
Tuzluca Tuzlası
Yavşan Tuzlası
Kağızman Tuzlası
Kaldırım Tuzlası
Kayacık Tuzlası
Kristal Tuz Rafine
Sekili Tuzlası
SÜMER HOLDİNG
Adıyaman İşletmesi
Bakırköy İşletmesi
Diyarbakır İşletmesi
Malatya İşletmesi
Sarıkamış İşletmesi
TÜMOSAN İşletmesi
Sarıkamış Ayakkabı İşletmesi,
Manisa Pamuklu Mensucat A.Ş.
Beykoz Deri ve Kundura İşletmesi
Çanakkale Sentetik Deri İşletmesi
Yeşilova Halı Yün İplik ve Battaniye Fabrikası T. A.Ş.
Akdeniz İşletmesinin Makine ve teçhizatları,
ASELSAN Hisseleri
BUMAS
ERYAĞ
İstanbul İmar Ltd. Şti.
Mazıdağı Fosfat Tesisleri
Merinos İşletmesinin Makine ve teçhizatları,
Merinos Halı Markası
Ortadoğu Tekonpark A.Ş. (%15.00 hisse)
SÜTAŞ hissesi
Tercan İşletmesi Makine ve Teçhizatları
Şeker Fabrikaları
Adapazarı Şeker Fabrikası
Amasya Şeker Fabrikası
Kütahya Şeker Fabrikası
Et ve Balık Üretim AŞ (EBÜAŞ)
Manisa Et Ve Tavuk Kombinası
Samsun Soğuk Hava Deposu
Mersin Soğuk Hava Depoları
Çeşitli illerde 11 Mağaza, 23 büro
Enerji Sektörü
PETKİM
TÜPRAŞ
BURSAGAZ
ESGAZ
Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş.
Elektrik Üretim AŞ(EÜAŞ)
Akarsu Santralleri
Ahlat Akarsu Santrali
Akyazı Akarsu Santrali
Anamur Akarsu Santrali
Bayburt Akarsu Santrali
Berdan Akarsu Santrali
Besni Akarsu Santrali
Bozkır Akarsu Santrali
Bozüyük Akarsu Santrali
Bozyazı Akarsu Santrali
Bünyan Akarsu Santrali
Büyükkızoğlu Akarsu Santrali
Cerrah Akarsu Santrali
Çağ Akarsu Santrali
Çamardı Akarsu Santrali
Çemişgezek Akarsu Santrali
Değirmendere Akarsu Santrali
Dere Akarsu Santrali
Dereköy Akarsu Santral
Derinçay Akarsu Santrali
Derme Akarsu Santrali
Durucasu Akarsu Santrali
Engil Akarsu Santrali
Erciş Akarsu Santrali
Erkenek Akarsu Santrali
Ermenek Akarsu Santrali
Esendal Akarsu Santrali
Finike Akarsu Santrali
Girlevik Akarsu Santralleri
Göksu Akarsu Santrali
Hamitabat Elektrik Üretim Ve Tic. A.Ş.
Hendek Akarsu Santrali
Hoşap Akarsu Santralleri
İvriz Akarsu Santralleri
Karaçay Akarsu Santrali
Karaköy Akarsu Santrali
Kayadibi Akarsu Santrali
Kayaköy Akarsu Santrali
Kernek Akarsu Santrali
Kısık Akarsu Santrali
Kiti Akarsu Santrali
Koçköprü Hidroelektrik Santrali
Kovada I Akarsu Santrali
Kovada II Akarsu Santrali
Koyulhisar Akarsu Santrali
Kuzuculu Akarsu Santrali
Malazgirt Akarsu Santrali
Otluca Akarsu Santrali
Pınarbaşı Akarsu Santrali
Sızır Akarsu Santrali
Silifke Akarsu Santrali
Sönmez Akarsu Santrali
Suuçtu Akarsu Santrali
Telek Akarsu Santrali
Uludere Akarsu Santrali
Visera (Işıklar) Akarsu Santrali
Zeyne Akarsu Santrali
Termik Santraller
Çatalağzı Termik Santrali
Kangal Termik Santrali
Kemerköy Termik Santrali
Kemerköy Liman Sahası
Orhaneli Termik Santrali
Seyitömer Termik Santrali
Soma Termik Santrali
Tunçbilek Termik Santrali
Yatağan Termik Santrali
Yeniköy Termik Santrali
Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ)
Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş.
ARAS Elektrik Dağıtım A.Ş.
Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.
Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.
Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş.
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.
Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.
Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş.
İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş.
Meram Elektrik Dağıtım A.Ş
Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.
Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş
Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.
Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş.
Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş.
Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş.
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.
Bankacılık
OYAKBANK
T. Sınai Kalkınma Bankası
Yapı Ve Kredi Bankası A.Ş.
İş Bankası Hisseleri
T. Halk Bankası Hisseleri
Madencilik
Mazıdağ Fosfat Tesisleri
Divriği Demir Madeni
Hekimhan Demir Madeni
Alümina Madeni
Güney Ege Linyitleri İşletmesi
Bursa Linyitleri İşletmesi
TKİ’ye ait 79528 ve 73021 no.lu maden ruhsatları
ETİ Holding
ETİ Bakır AŞ
ETİ ELEKTROMETALURJİ A.Ş.
ETİ Gümüş A.Ş.
ETİ Krom A.Ş.
Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş.
Karadeniz Bakır İşletmesi (KBİ)
Samsun İşletmesi
Murgul İşletmesi
Giresun’da 2 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir
Murgul İşletmesi Hidroelektrik Santrali Samsun’da varlıklar
Sinop’da 1 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir
Sigorta Sektörü
Ray Sigorta A.Ş.
Başak Sigorta A.Ş. Ve Başak Emeklilik A.Ş.
SEKA
Taşucu Tersane Alanı
Afyon İşletmesi
Aksu İşletmesi
Balıkesir İşletmesi
Kastamonu İşletmesi
Akkuş İşletmesi
Çaycuma İşletmesi
Karacasu İşletmesi
Ank. Alım Satım Müdürlüğü Binası
Ardanuç İşletmesi Varlıkları
YİBİTAŞ KRAFT Torba İşletmesi,
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD)
İskenderun Limanı
Derince Limanı
Mersin Limanı
Taşucu Limanı Tersane Alanı,
İskenderun İSDEMİR Limanı
Ereğli ERDEMİR Limanı
Türkiye Denizcilik İşletmesi (TDİ)
Çanakkale’ye ait 9 Gemi,
Çeşme Limanı
Deniz Nakliyatı T.A.Ş. 3 Tanker
Dikili Limanı
Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı
Kuşadası Limanı
M/F Ankara Feribotu
M/F Samsun Feribotu
M/S Karadeniz Gemisi
Nakliyat İnşaat Turizm İhracat Pazarlama A.Ş.
Salıpazarı Liman Sahası (GALATAPORT)
Şehir Hatları Çanakkale Hizmetleri ve 9 Gemi
Trabzon Limanı
Turan Emeksiz Yolcu Gemisi
Yakıt II Gemisi
Türk Hava Yolları (THY)
Sabiha Gökçen Havaalanı
THY – USAŞ Hisseleri
THY- Lojman
TÜPRAŞ USAŞ Hissesi
Turizm ve dinlenme tesisleri
Erciyes Sosyal Tesisi (Bayındırlık ve İskan Bakanlığı)
Erciyes Sosyal Tesisi (DSİ)
Erciyes Sosyal Tesisi (Karayolları Genel Müdürlüğü)
Ataköy Otelcilik A.Ş.
Ataköy Marina Ve Yat İşletmesi A.Ş
Kuşadası Tatil Köyü
Yeditepe Beynelmilel Otelcilik Turizm Ve Tic. A.Ş. (% 26 hisse)
Emekli Sandığı
Büyük Ankara Oteli
Büyük Efes Oteli
Büyük Tarabya Oteli
Kızılay Emek İşhanı
Kuşadası Tatil Köyü
İstanbul Hilton Oteli
Çelik Palas Oteli
İletişim
T.TELEKOM
AyCell
Çeşitli kurumlar
OYAK İNŞAAT A.Ş. (%25 Hisse)
Araç Muayene İstasyonu I. Bölge
Araç Muayene İstasyonu II. Bölge
MEYBUZ A.Ş.
ARÇELİK Hisseleri
ASELSAN Elektrik San. ve Tic. A.Ş. Hisseleri
ASPİLSAN Askeri Pil San. ve Tic. A.Ş. Hisseleri
HAVELSAN A.Ş. Hisseleri
İstanbul İmar Ltd. Şti,
KOÇ HOLDİNG A.Ş. Hisseleri
KTHY Kıbrıs Türk Hava Yolları Ltd. Şti Hisseleri
TOFAŞ Hisseleri
AKP döneminde kapatılan kurum ve işletmeler
SSK Eczaneleri (Tasfiye Edildi)
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (Tasfiye Edilerek İl Özel İdarelerine Devredildi)
REYTEK
Adana, Adıyaman, Besni, Kahta, Malatya, Akçaabat, Akhisar, Aydın, Muğla, Milas, Bafra, Batman, Bekirhan, Beşiri, Kozluk, Kurtalan, Sason, Bitlis, Bursa, İnegöl, Hamdibey, Denizli, Acıpayam, Güney, Tavas, Buldan, Kale, Diyarbakır, Silvan, Bismil, Hatay, İskenderun, Yayladağ, Altınözü, İstanbul, İzmir, Cumaovası, Kemalpaşa, Tuzla, Yazıbaşı, Manisa, Kula, Salihli, Sarıgöl, Selendi, Osmancalı, Saruhanlı, Muş, Samsun, Tokat, Erbaa, Gümüşhacıköy, Taşova Yaprak Tütün İşletme Müdürlükleri ve Diyarbakır Yaprak Tütün İşletme Fabrikası Müdürlüğü
Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Sivas, Tokat, Trabzon, Van ve Zonguldak Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlükleri

Hiç yorum yok: