- Beyin açık havadayken ve ayaktayken daha iyi çalışır. İnsan beyninin ayaktayken yaklaşık yüzde 10 daha fazla çalıştığı düşünülmektedir. Hayatınızla ilgili Önemli kararlar alırken açık havada veya doğada vakit geçirmeyi deneyebilirsiniz.
- Yürürken kolları sallamak beynin performansını olumlu etkiliyor. Önemli kararlarınızı açık havada, kollarınızı sağa sola sallayarak yürürken almak komik gözüde, denemekte fayda var.
- Yabancı bir dil öğrenme beyni güçlendiriyor. Her gün birkaç yabancı ya da yerli yeni kelime öğrenip, kullanabilirsiniz. Sözlük okuyabilirsiniz. Alışveriş listesi veya telefon numaralarını ezberlemeyi deneyebilirsiniz.
- Zihinsel jimnastik /antrenman yapın. Bunun için çeşitli bulmacaları çözebilirsiniz. Satranç gibi akıl oyunları oynayın.
- Rutin olarak tekrar ettiğiniz davranışlardan vazgeçin. Bazen telefonu sol elinizde tutun, çantanızı diğer elinizle taşıyın, evinize başka bir yoldan gidin. En azından bir günlüğüne televizyon kumandasını sık kullanmadığınız elinizde tutun.
- Entelektüel zevklerinizi geliştirmek için her gün mutlaka iyi bir özdeyiş antolojisinden birkaç cümle okuyun. Beyninizi kaliteli cümlelerle besleyin
- Her gün güzel bir resme veya fotoğrafa bakmaya çalışın. Estetik algınız, gördüğünüz estetik şeyler kadar gelişir.
- Sevdiğiniz bir müziği bir süre gözleriniz kapalı dinleyin. Beyin otoriteleri tarafından klâsik müziğin zekâya 7 puan ekleyebildiği iddia edilmektedir. Araştırmalara göre Klasik sakin ve az ritmik enstrumental müziklerin beyine çok daha fazla olumlu etki gösterdiği hem hayvanlar hemde insanlar üzerinde sonuçlanmış bir durumdur. İlginiz olmasada, örneğin SUFİ müzikleri, zaman zaman dinleyerek deneme yapabilirsiniz.
- Günde aklınızdan 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçer. Bu düşünceler ne hakkındaysa, hayatınız da ona göre şekillenir. Unutmayın, kafanızda en çok neyi düşünürseniz, hayatınızda da onu çoğaltırsınız.
- Bir konu hakkında düşünürken, nasıl düşündüğünüzü de gözlemleyin. Düşünmek üzerine düşünmek, beyin ve düşünce kapasitesini artırır.
- İyi bir uyku kaliteli bir beyin için şarttır. Einstein belki 10 saat uyuyordu fakat bu bir istisna diyebiliriz. Normal araştırmalara göre çok uyku vücut ve beyin tembelliği doğurmaktadır. Orta uyku ve DOĞRU zamanlama da uyku geçirmeler beyine olumlu etki sunmaktadır. Örneğin karanlıkta uyumak- ışıkta uyanık kalmak. Az uyumakta beyine olumsuz etki yapar. Mesela 22-24 saati geçen uykusuzluk beyinde sarhoşluğa benzer bir etki yapar.
- Bol ve temiz oksijen beyin için çok önemlidir. Beynimiz ağırlık olarak vücudumuzun yüzde 2’sini oluşturduğu halde, vücuda gelen oksijenin yüzde 25’ini tüketir. Oksijensiz kaldığımızda ölümü gerçekleşen ilk organımız beyindir. Odanızın penceresini açarak kendinize bol bol oksijen ısmarlayın.
- Farklı düşünme tarzları beyninizi geliştirir. Çocuklar ve hayvanlarla daha fazla vakit geçirin. Sizden farklı düşünen insanlarla konuşun.
- Kullanılmayan organ körelir. Sürekli televizyon seyrederek beyninizi “düşük viteste çalıştırmayın.
- Beynin en tehlikeli yanı “ters çaba” kuralına göre çalıştığı anlardır. Başınıza gelmesinden en çok korktuğunuz şeye odaklanırsanız, korktuğunuzu başınıza getirir; Buna ters çaba kuralı denir. Beyin odaklanılan hedef olumsuz olsa bile, bunu gerçekleştirmek için çalışır. Topluluk önünde konuşma yaparken “acaba heyecanlanır mıyım?” diye düşünürseniz, heyecanlanırsınız.
- Beyni yoran monotonluktur. Hayatınızı ne kadar renklendirirseniz, beyninizi o kadar neşelendirirsiniz.
- Beyin kısa süreli hafızada beş ile yedi arasındaki bilgiyi işleyebilir. Yeni bir bilgi gelince, bu bilgilerden birini atar. Buna “sihirli sayı” kuralı denir. Bu kural aşılıp aşırı bilgi yüklenmesi durumunda beynimiz “servis dışı” olur. Hayatınızın en büyük kararlarını alırken “kafadan “ değil, tıpkı beş haneli iki rakam grubunu çarparken yaptığınız gibi, bir kâğıt üzerine yazarak ne yapacağınızı hesaplayın.
- Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Fiziksel zindelik, zihinsel zindelik getirir. Uzun süre hareketsiz kalmak, zihni de hareketsizleştirir. Spor yapmaya, fazla kilolarınızdan kurtulmaya özen gösterin. Yeterince su için. Çünkü, insan beyninin yüzde 78’i su ile kaplıdır.
- Ders çalışırken ilk öğrenilenler, son öğrenilenler, sık tekrarlananlar ve ilginç bulunanlar en çok akılda kalanlardır. Dersleri kısa aralar vererek çalışmak akıllıca bir harekettir.
- Bu hafta kafanızı nasıl daha iyi çalıştırabileceğiniz üzerine daha fazla düşünün. Unutmayın, beynimizi daha iyi çalıştırmak için kullanacağımız organ yine beynimiz“Aklınızı “başınıza” toplayın ve kullanın
- Dengesiz beslenme, beynin ideal çalışmasını engeller. Örneğin cips, kola, fast food, vitaminsiz hazır yiyecekler, şekerler, GDO’lu yiyecekler, alkol, sigara, asitli içecekler gibi zararlı mekanizmalar kan dolaşımını etkiler ve kanın alkali seviyesini asidik formata sokar. Bu durum oksijenin beyine taşınmasını engeller ve tabiki beyine asidik kanın gitmesini sağlar. Düşünce, konsantrasyon berraklığı zayıflar. Unutkanlık büyümeye geçer.
- Beyni korumak ve sağlıklı düşünceye geçmek için aç karnına siyah çekirdekli kuru üzüm çekirdeği ile beraber tüketilir. Günlük zaman zaman 2-3 adet ceviz ve sızma zeytinyağı gibi gıdalar alınabilir.
Internette sörf yaparken veya bilgi ararken, ilgimi çeken veya beğendiğim siteleri favorilerime ekledim, birkaç hafta veya ay sonra tekrar ziyaret etmek istediğimde, yok sunucu hatası, yok 404 sayfa bulunamadı, yok bu alan adı süresi doldu, vs... O sitenin yerinde yeller esiyordu. Şimdi ise ZULA-Blog var. Ayak bastığım her
nlp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nlp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Haziran 2012 Cuma
Beyninizi Kullanmada 22 Formül
18 Eylül 2009 Cuma
Dunning-Kruger Etkisi
Cornell University'de görevli psikologlar Justin Kruger ve David Dunning'in tarihe geçmelerine vesile olan bulguları, yani "Dunning-Kruger Etkisi" adıyla literatüre geçecek olan teorileri de, Türk sağduyusunun yüzyıllardır "cahil cesareti" dediği şeydir aslında.
Journal of Personality and Social Psychology'nin Aralık-99 sayısında yayımlanan teorileri özetle, "cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır" der.
Metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşılmıştır:
İki uzman daha sonra, bu teorilerini test etme fırsatı da buldular. Cornell Üniversitesi' nden 45 öğrenciye bir test yaptılar, çeşitli sorular sordular. Ardından öğrencilerden "testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını tahmin etmelerini" istediler.
En başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevap verenlerin), testin yüzde 60'ına doğru cevap verdiklerine, ayrıca iyi günlerinde olsalar yüzde 70'e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya çıktı.
En iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü denekler olduğu (soruların yüzde 70'ine doğru cevap verdiklerini düşündükleri) görüldü.
(Not: Dunning ve Kruger bu çalışmalarıyla 2000 yılında Nobel de kazandılar.)
İki uzman psikolog bu bilinçsizliği, "kronik kendi kendini değerlendirme (auto-evaluation) yeteneksizliğine" bağlıyorlar. Çalışan, kendi kapasitesini değerlendirmekten ve eksikliğini teşhis etmekten acizdir. Ama asıl vahim olan, bu "yetersizlik + haddini bilmeme" kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması. Kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesi.
İşinde çok iyi olduğuna yürekten inanan "yetersiz", kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymayacaktır. Aksine bunu bir "hak" olarak görecektir. "Uyanıklık" bilecektir.
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise çalışma hayatında "fazla alçakgönüllü" davranarak kendilerine haksızlık edecekler, öne çıkmayacaklar, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmayacaklar, kıymetlerinin bilinmesini bekleyecekler (ve bilinmeyince için için kırılacaklar ve kendilerini daha da geriye çekecekler) ve muhtemelen üstleri tarafından "ihtiras eksikliği" ile suçlanacaklardır. Üstleri de zaten, genelde "aynı yoldan geçmiş" insanlardır.
Buna, insan kaynaklarının, iki benzer CV arasından, "kendine güvenen ve iyi sonuç alma olasılığı yüksek" adayı tercih edeceği gerçeğini de eklerseniz, Dunning-Kruger Sendromu'nun Peter Prensibi'nin (*) yatağını yaptığı da ortaya çıkar.
Sonuçta, "kifayetsiz muhterisler" her zaman ve her yerde daha hızlı yükselecekler ve daha yukarılara çıkacaklardır. Etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak vereceksiniz.
Kifayetsiz muhterisi nasıl tanırsınız?
Journal of Personality and Social Psychology'nin Aralık-99 sayısında yayımlanan teorileri özetle, "cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır" der.
Metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşılmıştır:
- Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
- Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
- Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
- Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
İki uzman daha sonra, bu teorilerini test etme fırsatı da buldular. Cornell Üniversitesi' nden 45 öğrenciye bir test yaptılar, çeşitli sorular sordular. Ardından öğrencilerden "testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını tahmin etmelerini" istediler.
En başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevap verenlerin), testin yüzde 60'ına doğru cevap verdiklerine, ayrıca iyi günlerinde olsalar yüzde 70'e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya çıktı.
En iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü denekler olduğu (soruların yüzde 70'ine doğru cevap verdiklerini düşündükleri) görüldü.
(Not: Dunning ve Kruger bu çalışmalarıyla 2000 yılında Nobel de kazandılar.)
İki uzman psikolog bu bilinçsizliği, "kronik kendi kendini değerlendirme (auto-evaluation) yeteneksizliğine" bağlıyorlar. Çalışan, kendi kapasitesini değerlendirmekten ve eksikliğini teşhis etmekten acizdir. Ama asıl vahim olan, bu "yetersizlik + haddini bilmeme" kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması. Kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesi.
İşinde çok iyi olduğuna yürekten inanan "yetersiz", kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymayacaktır. Aksine bunu bir "hak" olarak görecektir. "Uyanıklık" bilecektir.
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise çalışma hayatında "fazla alçakgönüllü" davranarak kendilerine haksızlık edecekler, öne çıkmayacaklar, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmayacaklar, kıymetlerinin bilinmesini bekleyecekler (ve bilinmeyince için için kırılacaklar ve kendilerini daha da geriye çekecekler) ve muhtemelen üstleri tarafından "ihtiras eksikliği" ile suçlanacaklardır. Üstleri de zaten, genelde "aynı yoldan geçmiş" insanlardır.
Buna, insan kaynaklarının, iki benzer CV arasından, "kendine güvenen ve iyi sonuç alma olasılığı yüksek" adayı tercih edeceği gerçeğini de eklerseniz, Dunning-Kruger Sendromu'nun Peter Prensibi'nin (*) yatağını yaptığı da ortaya çıkar.
Sonuçta, "kifayetsiz muhterisler" her zaman ve her yerde daha hızlı yükselecekler ve daha yukarılara çıkacaklardır. Etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak vereceksiniz.
Kifayetsiz muhterisi nasıl tanırsınız?
- Gücünü delegasyon bahanesinden alır. Ekibinin orkestra şefi havalarına girer.
- Çok gürültü patırtı eder, çok şey yapıyormuş havası estirir.
- Koridorlarda hızlı hızlı, düşünceli edayla yürür.
- "Beşer şaşar" diye düşünür. Ama genellikle şaşan beşer başkası değil, kendisidir.
- Ne olursa olsun, hazırlıklıymış, olacakları önceden biliyormuş gibi davranır.
- Üstlerine karşı son derece kibardır; altındakilere (özellikle de en çok ihtiyaç duyduklarına) kötü muamele eder.
- İktidar ilişkileri ve göstergeleri onun için çok önemlidir. Astlarına kimin üst olduğunu hatırlatmayı sever.
- İlk denemede başarılı olamazsa, başarısızlığının belgelerini yok etmeyi unutmaz.
- Talimatlarını post-it ile, e-postayla verir böylece astlarıyla yüzleşmekten kaçar.
- Toplantılarda son sözü mutlaka o söyler, gerekirse başkasının sözünü tekrarlamak pahasına..
26 Ocak 2009 Pazartesi
Kuantum düşünce tekniği
Kuantum Düşünce Tekniği Nedir?
Kuantum Düşünce üst nitelikli bir düşünme biçimidir. Sıradan düşünce biçimleri kendisini tekrar eden, etkisiz ve sınırlı enerjilerdir. Değiştirme ve oluşturma güçleri yoktur. Daha çok vehim, kuruntu, başıboş hayaller biçiminde akar. Oysa Kuantum Düşünce derin düzeyde, atom altı alanda etkili olabilecek tarzda bir yaratıcı düşünme biçimidir.
Özel bir bilinç düzeyine girerek, özel olarak kurgulanmış sözel ve imgesel oluşumları içerir.
Bu düzeyde insan, kendi hayatının efendisi durumuna geçer.
Kuantum Düşünce daha da ilerisi ortak zeka alanında işlem yapar. Bütün evreni tekamül ettiren enerjiyle işbirliğine girildiğinde siz bir "kişi" olmanın sınırlı olanaklarını aşar, "bütün" ün gücüne ulaşırsınız.
O zaman da gücünüz tabii ki bütünün gücüne eşit olacaktır.
Bu Teknik Pratik Olarak Hayatımızda Ne Gibi Yararlar Sağlar?
Bizim gelişmemiz için gereken bütün araçlar: uygun iş, eş, yaşam alanı, ev, bedenimizin sağlığı bu yüksek frekanslı enerjiden nasibini alır.
Siz, sınırlayıcı, engelleyici düşünce kalıplarınızı fark edip bunların yerine güçlendirici inançlarınızı koyduğunuzda hayatınız bu yeni inançlarınız doğrultusunda değişmeye başlayacaktır. Sizin için en uygun kişi, en uygun imkan, en uygun zamanda karşınıza çıkacaktır. Yapmanız gereken şey uzanıp onu almaktır.
Doğuştan doğal olarak hakkınız olan mutluluğu, bereketi, bolluğu ve sevinci yaşamanıza imkan tanımış olursunuz.
Kuantum Düşünce, sağlıklı ve güçlü bir beden için de uygun bir zemin hazırlar. Bizim düşünce ve kabullenişlerimiz direkt olarak bedene etki yapar. Bedenimiz aslında bir enerji okyanusundan başka bir şey değildir. Korku, kaygı, öfke, suçluluk duyguları bütün hücrelerimizin beslendiği enerjide azalmalar yol açar.
Kuantum Düşünce Tekniği; kendimizi tanımaya, başkalarını anlamaya, evrensel sistemin işleyişini fark etmekten doğan bilgeliğe ulaştırarak beden enerjimizi de düzene sokar. Kişiler daha güçlü canlı ve güzel olurlar. Hayat misyonumuzu fark etmek ve ona adım adım ulaşmak yönündeki çabalarımızı destekler. Kendi içsel kodlamanızdaki yapmanız gereken işinizle ilgili ipuçlarını yakaladıkça adımlarınız hızlanır.
Kuantum Düşünce kişiler arası iletişimin enderin boyutunu sunar bize. Ortak insanlık alanında gerçekleşen bu iletişim, derin ve etkili bir uzlaşma sağlar. Beden dili ve sözel iletişimden daha da öte Kuantum sal İletişimle düşüncelerimizin direkt muhataba ulaştığı bir yöntem geliştiririz.
Kuantum Düşünce hayatımıza daha çok bolluk ve bereket çekmemizi de sağlar. Kendimizle ilgili derin içsel vizyonumuzu değiştirdikçe daha çok bolluk hayatımıza akmaya başlar. Genel anlamda zenginlik; sahip olduğumuz şeylerle ruhsal varlığımıza kattığımız değerler arasındaki dengeyi anlatır. Çok paraya sahip olmak tek başına zenginlik işareti olmayabilir. Önemli olan bu parayla ne yaptığınızdır. Daha çok kahkaha, daha çok dostluk, daha çok sevgi, daha çok deneyim ve daha çok hayır üretebiliyorsanız o zaman zenginsiniz demektir.
Özetle Kuantum Düşünce Tekniği, yaşamın temel amacı olan sevinç duygusunu yüreğimizde hissetmemiz için bize imkanlar sunar.
Kuantum Fiziğiyle Bu Düşünme Tekniğinin Bağlantısı Nedir?
Kuantum fiziği, klasik anlamdaki fiziksel maddenin enerjiye dönüştüğü bir alana sokar bizi. O alanda artık atom altı parçacıklar, hızla hareket eden enerji parçacıklarından başka bir şey değildir.
Daha da ötesi bu parçacıklar insan düşüncesinin yaydığı enerjiye yanıt verirler. Bu alanı gözlemleyen kişi ile gözlemlediği parçanın birbirinden bağımsız, kopuk şeyler olmadığı çıkar meydana. Düşünceyle enerji, gözlemleyenle gözlenen, iç ile dış, burası ve ötesi arasındaki ayırımlar kalkar.
Heisenberg’ in belirsizlik alanı dediği bu alanı, gönderdiğimiz düşünce paketçikleri varlık katar. Belli hale getirir. Kuantum alanının bir noktasına yaptığımız etki bütünü etkiler aynı zamanda. Siz bir şey düşündüğünüzde bundan tüm alan etkilenir. Kuantum Fiziği, fizikle fizikötesinin birbirine karıştığı bir noktanın adıdır.
Bu Teknikten Yararlanarak Hayatlarında Değişiklikler Yaratan Kişilerden Örnekler Verebilir Misiniz?
Tabii ! Pek çok var. Çünkü kural hiç şaşmaz: Düşünceler hayatımızı oluşturur.
En yakın bir örnek bir mimar hanımla ilgili. İşinde hiç memnun olmadığını söylemişti. Ona nasıl bir işte çalışırsa mutlu olacağını sordum, anlatmaya başladı. Bunları bir bir yazdık. Ciddi bir firmanın araştırma ve geliştirme departmanında çalışmak istiyordu. İmgesel olarak bilinçaltına kodladık. Ertesi hafta telefonla müjdeyi verdi. Tam da istediği bölümde iyi bir şirkette hafta başında işe başlıyordu.
Buna benzer yüzlerce örnek var. Burada sorun sistemle ilgili değil. Kendilerine yüzde yüz yararlı olacak bu sistemi uygulamak için katılımcıları ikna etmekle ilgili. Belki de bu işe keyifli bir ikna çalışması diyebiliriz. Bir başka çarpıcı örnek de bir öğrenciyle ilgili. Üniversiteye hazırlık yapan bu gencin sınavla ilgili korku dolu düşünceleri vardı. Onunla bir çalışma yaptık. Binlerce kişi arasında o bir yıldız gibi parlıyordu. O kalabalık arasında fark edilmemesi mümkün değildi. Hayalinde sınavı kazanmış hatta üniversite diplomasını alıyor görmesini sağladık. Bu sınavın hayatının bir çok önemli günlerinden sadece biri olduğunu ama tek belirleyici olay olmadığını tespit ettik. Bütün bunlar zihin özel bir algılama düzeyindeyken gerçekleştirildi. Bu genç üçüncü kez sınava giriyordu ve artık dördüncü bir şansı yok gibi gözüküyordu. Tabii ki daha sonra onun sınavı kazandığına dair telefon aldım.
Yine başka ilginç örnek tıp fakültesinde okuyan bir öğrenciyle ilgili. Arkadaşlarının ve rektörünün okulda yaptığı klüp çalışmalarını yeteri kadar desteklemediğinden şikayet etmişti yana yakıla. Ona göre okul rektörü tuhaf biriydi. Bir konuda görüş almak için odasına girdiğinde onun hiç yüzüne bakmıyor, tersliyor ve isteklerini görmezden geliyordu. Sonra bu gençle bir seminer programında özel bir çalışma yaptık. Bir hafta geçmeden yüzünde güller açarak beni ziyarete geldi. Kız arkadaşıyla sinemaya gitmişlerdi oradan geliyorlardı. Tuhaf şeyler olmuştu doğrusu. Rektör birden huy değiştirmişti. Karşılıklı oturup konuşmuşlar ve çok sıcak bir iletişim kurmuşlardı. Daha önce bir türlü yerine getirilmeyen okulun bilgisayar kulübüyle ilgili bir isteği daha o söylemeden rektör tarafından karşılanmıştı.
Bu süreç nasıl işliyor? Yani nasıl oluyor da sizin yaptığınız bu çalışmadan Rektörün ve kız arkadaşın haberi oluyor?
Güzel bir soru. Bizim bilinçaltı düzeyde oluşturduğumuz yeni bir program Birleşik Alanında bir etki yapar. Bu düzeyde zaman ve mekan farklı bir biçimde işler. Bu alanda her şey Şimdi ve Burada durumunu yansıtır. O yüzden düşünceler mucizevi sonuçlar doğurur. Alan bir tür bilgi okyanusu gibidir. Okyanusun bir damlasındaki değişim diğer tüm damlaları uyarır.
Seminerler katılımcılarda kalıcı bir etki yaratıyor mu?
Bu biraz da kişilerin konuya verdikleri önemle ilgili bir şey. Ama alışkanlık haline gelmiş, içselleştirilmiş bir davranış tabii ki kalıcı oluyor. Kuantum düşünce öğrenmeden çok yapmaya, bilmeden de ileri olmaya yönelik bir çalışmadır. İçsel olarak yaratılmış değişimler kalıcı olacaktır kuşkusuz. Kişi düşünceleri ve seçimleri ile hayatı arasındaki ilişkiyi gördükçe farkındalığını artırır. Böylece bilerek yaşamaya başlar. Böylece kendi hayatının efendisi olur.
KUANTUM DÜŞÜNCE NEREDE KULLANILIR? KİMLER YARARLANABİLİR?
Bir eğitmenseniz; öğrencilerinize uygun öğrenme modelleriyle çabuk, kalıcı ve zevkli bir eğitim yapabilirsiniz..
Bir öğrenciyseniz; çabuk, kalıcı ve keyifle öğrenen, öğrendiklerini unutmayan, hayatın tadını çıkarmasını bilen, kendinden memnun bir çocuk yada genç olabilirisiniz..
Bir iş insanı iseniz; amaçlarınıza ve hedeflerinize kolayca ve çevrenizdeki insanlarla işbirliği içinde ulaşabilirsiniz.
Bir sanatçıysanız; yaratıcılığınızı daha çok arttırabilir, kalıcı ve etkili eserler üretebilirsiniz..
Bir baba yada anneyseniz; ailenizde hoşgörü ve anlayışa dayalı iletişimin sırrını öğrenebilirsiniz….
Bir hekimseniz sağlığın kuantum boyutundaki sırlarını öğrenebilir, modern tıpla kuantum iyileşme tekniğini birleştirerek harika sonuçlar elde edebilirsiniz...
Hayat amacınızın ne olduğunu öğrenebilir ve kendi özel amaçlarınız ve planlarınız doğrultusunda güçlü ve motive olmuş bir biçimde ilerleyebilirsiniz.
Sorunların gerisindeki anlama bakıp, onların içindeki çözümü görebilirsiniz.
Sizi yoran insanlarla şaşırtıcı bir biçimde özel bir iletişim modeli geliştirebilirisiniz.
Kişisel Gelişimde ;
Kimlik Güçlendirme Mühendisliği
Yeni Alışkanlıklar Edinme
Özgüven
Ruhsal Yetenekler Kazanma
Kişisel Başarının Yolları
Hayatı Okumak ve Anlamlandırmak
Hedef Belirleme
Geçmişi yeniden yaratmak
Eğitimde;
Hızlı Öğrenme
Ders Motivasyonunun Kazanılması
Öğrenme Modelleri
Sınavlarda Başarı Yükseltme
Yaratıcılık Eğitimi
Hedef Belirleme
İş Dünyasında;
Stresi Coşkuya Dönüştürme
Duyusal ve Duygusal Keskinlik
Yöneticilerin Eğitimi
Ekip Çalışmalarında Birlik ve Dayanışma Ruhu Oluşturma
İletişimin Dördüncü Boyutu ( Kuantum İletişim )
Motivasyon
Sağlıkta;
Sigaradan Kurtulma
Kilo Verme
Hastalıkların Zihinsel Nedenleri
Fobilerden Kurtulma
Aile içi İletişim;
Eşler Arasında İletişim Bozuklukları
Anne/ Baba Eğitimi
Aile İçi Sevgi Dilinin Bulunması
Kadın – Erkek İlişkilerinde;
Doğru Eşi Bulma
Birlikte Başarı
Temel İlişki Değerlerinin Tespiti
Kuantum Düşünce üst nitelikli bir düşünme biçimidir. Sıradan düşünce biçimleri kendisini tekrar eden, etkisiz ve sınırlı enerjilerdir. Değiştirme ve oluşturma güçleri yoktur. Daha çok vehim, kuruntu, başıboş hayaller biçiminde akar. Oysa Kuantum Düşünce derin düzeyde, atom altı alanda etkili olabilecek tarzda bir yaratıcı düşünme biçimidir.
Özel bir bilinç düzeyine girerek, özel olarak kurgulanmış sözel ve imgesel oluşumları içerir.
Bu düzeyde insan, kendi hayatının efendisi durumuna geçer.
Kuantum Düşünce daha da ilerisi ortak zeka alanında işlem yapar. Bütün evreni tekamül ettiren enerjiyle işbirliğine girildiğinde siz bir "kişi" olmanın sınırlı olanaklarını aşar, "bütün" ün gücüne ulaşırsınız.
O zaman da gücünüz tabii ki bütünün gücüne eşit olacaktır.
Bu Teknik Pratik Olarak Hayatımızda Ne Gibi Yararlar Sağlar?
Bizim gelişmemiz için gereken bütün araçlar: uygun iş, eş, yaşam alanı, ev, bedenimizin sağlığı bu yüksek frekanslı enerjiden nasibini alır.
Siz, sınırlayıcı, engelleyici düşünce kalıplarınızı fark edip bunların yerine güçlendirici inançlarınızı koyduğunuzda hayatınız bu yeni inançlarınız doğrultusunda değişmeye başlayacaktır. Sizin için en uygun kişi, en uygun imkan, en uygun zamanda karşınıza çıkacaktır. Yapmanız gereken şey uzanıp onu almaktır.
Doğuştan doğal olarak hakkınız olan mutluluğu, bereketi, bolluğu ve sevinci yaşamanıza imkan tanımış olursunuz.
Kuantum Düşünce, sağlıklı ve güçlü bir beden için de uygun bir zemin hazırlar. Bizim düşünce ve kabullenişlerimiz direkt olarak bedene etki yapar. Bedenimiz aslında bir enerji okyanusundan başka bir şey değildir. Korku, kaygı, öfke, suçluluk duyguları bütün hücrelerimizin beslendiği enerjide azalmalar yol açar.
Kuantum Düşünce Tekniği; kendimizi tanımaya, başkalarını anlamaya, evrensel sistemin işleyişini fark etmekten doğan bilgeliğe ulaştırarak beden enerjimizi de düzene sokar. Kişiler daha güçlü canlı ve güzel olurlar. Hayat misyonumuzu fark etmek ve ona adım adım ulaşmak yönündeki çabalarımızı destekler. Kendi içsel kodlamanızdaki yapmanız gereken işinizle ilgili ipuçlarını yakaladıkça adımlarınız hızlanır.
Kuantum Düşünce kişiler arası iletişimin enderin boyutunu sunar bize. Ortak insanlık alanında gerçekleşen bu iletişim, derin ve etkili bir uzlaşma sağlar. Beden dili ve sözel iletişimden daha da öte Kuantum sal İletişimle düşüncelerimizin direkt muhataba ulaştığı bir yöntem geliştiririz.
Kuantum Düşünce hayatımıza daha çok bolluk ve bereket çekmemizi de sağlar. Kendimizle ilgili derin içsel vizyonumuzu değiştirdikçe daha çok bolluk hayatımıza akmaya başlar. Genel anlamda zenginlik; sahip olduğumuz şeylerle ruhsal varlığımıza kattığımız değerler arasındaki dengeyi anlatır. Çok paraya sahip olmak tek başına zenginlik işareti olmayabilir. Önemli olan bu parayla ne yaptığınızdır. Daha çok kahkaha, daha çok dostluk, daha çok sevgi, daha çok deneyim ve daha çok hayır üretebiliyorsanız o zaman zenginsiniz demektir.
Özetle Kuantum Düşünce Tekniği, yaşamın temel amacı olan sevinç duygusunu yüreğimizde hissetmemiz için bize imkanlar sunar.
Kuantum Fiziğiyle Bu Düşünme Tekniğinin Bağlantısı Nedir?
Kuantum fiziği, klasik anlamdaki fiziksel maddenin enerjiye dönüştüğü bir alana sokar bizi. O alanda artık atom altı parçacıklar, hızla hareket eden enerji parçacıklarından başka bir şey değildir.
Daha da ötesi bu parçacıklar insan düşüncesinin yaydığı enerjiye yanıt verirler. Bu alanı gözlemleyen kişi ile gözlemlediği parçanın birbirinden bağımsız, kopuk şeyler olmadığı çıkar meydana. Düşünceyle enerji, gözlemleyenle gözlenen, iç ile dış, burası ve ötesi arasındaki ayırımlar kalkar.
Heisenberg’ in belirsizlik alanı dediği bu alanı, gönderdiğimiz düşünce paketçikleri varlık katar. Belli hale getirir. Kuantum alanının bir noktasına yaptığımız etki bütünü etkiler aynı zamanda. Siz bir şey düşündüğünüzde bundan tüm alan etkilenir. Kuantum Fiziği, fizikle fizikötesinin birbirine karıştığı bir noktanın adıdır.
Bu Teknikten Yararlanarak Hayatlarında Değişiklikler Yaratan Kişilerden Örnekler Verebilir Misiniz?
Tabii ! Pek çok var. Çünkü kural hiç şaşmaz: Düşünceler hayatımızı oluşturur.
En yakın bir örnek bir mimar hanımla ilgili. İşinde hiç memnun olmadığını söylemişti. Ona nasıl bir işte çalışırsa mutlu olacağını sordum, anlatmaya başladı. Bunları bir bir yazdık. Ciddi bir firmanın araştırma ve geliştirme departmanında çalışmak istiyordu. İmgesel olarak bilinçaltına kodladık. Ertesi hafta telefonla müjdeyi verdi. Tam da istediği bölümde iyi bir şirkette hafta başında işe başlıyordu.
Buna benzer yüzlerce örnek var. Burada sorun sistemle ilgili değil. Kendilerine yüzde yüz yararlı olacak bu sistemi uygulamak için katılımcıları ikna etmekle ilgili. Belki de bu işe keyifli bir ikna çalışması diyebiliriz. Bir başka çarpıcı örnek de bir öğrenciyle ilgili. Üniversiteye hazırlık yapan bu gencin sınavla ilgili korku dolu düşünceleri vardı. Onunla bir çalışma yaptık. Binlerce kişi arasında o bir yıldız gibi parlıyordu. O kalabalık arasında fark edilmemesi mümkün değildi. Hayalinde sınavı kazanmış hatta üniversite diplomasını alıyor görmesini sağladık. Bu sınavın hayatının bir çok önemli günlerinden sadece biri olduğunu ama tek belirleyici olay olmadığını tespit ettik. Bütün bunlar zihin özel bir algılama düzeyindeyken gerçekleştirildi. Bu genç üçüncü kez sınava giriyordu ve artık dördüncü bir şansı yok gibi gözüküyordu. Tabii ki daha sonra onun sınavı kazandığına dair telefon aldım.
Yine başka ilginç örnek tıp fakültesinde okuyan bir öğrenciyle ilgili. Arkadaşlarının ve rektörünün okulda yaptığı klüp çalışmalarını yeteri kadar desteklemediğinden şikayet etmişti yana yakıla. Ona göre okul rektörü tuhaf biriydi. Bir konuda görüş almak için odasına girdiğinde onun hiç yüzüne bakmıyor, tersliyor ve isteklerini görmezden geliyordu. Sonra bu gençle bir seminer programında özel bir çalışma yaptık. Bir hafta geçmeden yüzünde güller açarak beni ziyarete geldi. Kız arkadaşıyla sinemaya gitmişlerdi oradan geliyorlardı. Tuhaf şeyler olmuştu doğrusu. Rektör birden huy değiştirmişti. Karşılıklı oturup konuşmuşlar ve çok sıcak bir iletişim kurmuşlardı. Daha önce bir türlü yerine getirilmeyen okulun bilgisayar kulübüyle ilgili bir isteği daha o söylemeden rektör tarafından karşılanmıştı.
Bu süreç nasıl işliyor? Yani nasıl oluyor da sizin yaptığınız bu çalışmadan Rektörün ve kız arkadaşın haberi oluyor?
Güzel bir soru. Bizim bilinçaltı düzeyde oluşturduğumuz yeni bir program Birleşik Alanında bir etki yapar. Bu düzeyde zaman ve mekan farklı bir biçimde işler. Bu alanda her şey Şimdi ve Burada durumunu yansıtır. O yüzden düşünceler mucizevi sonuçlar doğurur. Alan bir tür bilgi okyanusu gibidir. Okyanusun bir damlasındaki değişim diğer tüm damlaları uyarır.
Seminerler katılımcılarda kalıcı bir etki yaratıyor mu?
Bu biraz da kişilerin konuya verdikleri önemle ilgili bir şey. Ama alışkanlık haline gelmiş, içselleştirilmiş bir davranış tabii ki kalıcı oluyor. Kuantum düşünce öğrenmeden çok yapmaya, bilmeden de ileri olmaya yönelik bir çalışmadır. İçsel olarak yaratılmış değişimler kalıcı olacaktır kuşkusuz. Kişi düşünceleri ve seçimleri ile hayatı arasındaki ilişkiyi gördükçe farkındalığını artırır. Böylece bilerek yaşamaya başlar. Böylece kendi hayatının efendisi olur.
KUANTUM DÜŞÜNCE NEREDE KULLANILIR? KİMLER YARARLANABİLİR?
Bir eğitmenseniz; öğrencilerinize uygun öğrenme modelleriyle çabuk, kalıcı ve zevkli bir eğitim yapabilirsiniz..
Bir öğrenciyseniz; çabuk, kalıcı ve keyifle öğrenen, öğrendiklerini unutmayan, hayatın tadını çıkarmasını bilen, kendinden memnun bir çocuk yada genç olabilirisiniz..
Bir iş insanı iseniz; amaçlarınıza ve hedeflerinize kolayca ve çevrenizdeki insanlarla işbirliği içinde ulaşabilirsiniz.
Bir sanatçıysanız; yaratıcılığınızı daha çok arttırabilir, kalıcı ve etkili eserler üretebilirsiniz..
Bir baba yada anneyseniz; ailenizde hoşgörü ve anlayışa dayalı iletişimin sırrını öğrenebilirsiniz….
Bir hekimseniz sağlığın kuantum boyutundaki sırlarını öğrenebilir, modern tıpla kuantum iyileşme tekniğini birleştirerek harika sonuçlar elde edebilirsiniz...
Hayat amacınızın ne olduğunu öğrenebilir ve kendi özel amaçlarınız ve planlarınız doğrultusunda güçlü ve motive olmuş bir biçimde ilerleyebilirsiniz.
Sorunların gerisindeki anlama bakıp, onların içindeki çözümü görebilirsiniz.
Sizi yoran insanlarla şaşırtıcı bir biçimde özel bir iletişim modeli geliştirebilirisiniz.
Kişisel Gelişimde ;
Kimlik Güçlendirme Mühendisliği
Yeni Alışkanlıklar Edinme
Özgüven
Ruhsal Yetenekler Kazanma
Kişisel Başarının Yolları
Hayatı Okumak ve Anlamlandırmak
Hedef Belirleme
Geçmişi yeniden yaratmak
Eğitimde;
Hızlı Öğrenme
Ders Motivasyonunun Kazanılması
Öğrenme Modelleri
Sınavlarda Başarı Yükseltme
Yaratıcılık Eğitimi
Hedef Belirleme
İş Dünyasında;
Stresi Coşkuya Dönüştürme
Duyusal ve Duygusal Keskinlik
Yöneticilerin Eğitimi
Ekip Çalışmalarında Birlik ve Dayanışma Ruhu Oluşturma
İletişimin Dördüncü Boyutu ( Kuantum İletişim )
Motivasyon
Sağlıkta;
Sigaradan Kurtulma
Kilo Verme
Hastalıkların Zihinsel Nedenleri
Fobilerden Kurtulma
Aile içi İletişim;
Eşler Arasında İletişim Bozuklukları
Anne/ Baba Eğitimi
Aile İçi Sevgi Dilinin Bulunması
Kadın – Erkek İlişkilerinde;
Doğru Eşi Bulma
Birlikte Başarı
Temel İlişki Değerlerinin Tespiti
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)