27 Aralık 2009 Pazar

Yeni bir Türk Otomobili: ATTİLA piyasada



Büyük Hun İmparatorluğunun efsane lideri Attila’nın adı verilen yeni bir Türk otomobili Kazakistan'da piyasaya sürülmüş:

Güney Türkistan adlı blogda çıkan haber yazısında şöyle deniyor:

Tamamen Türk ruhu ile hazırlandığı belirtilen ‘Attila’ adlı otomobil, büyük imparator Atilla’nın ölümünün 1.550′nci yılına denk getirildi. Tamamen Kazak sanayinin gerçekleştirdiği Atilla, Kazakiztan’ın ilk otomobili olarak ta tarihe geçti.

1993 yılında ilk kez kendi otomobillerini yapmaya karar veren Kazaklar, 2003 yılına kadar tam 10 yıl bu projenin alt yapısını hazırladı. 2003 yılında Türk ruhuna uygun olarak tasarlanan Attila, bu yıl tamamlandı.

İlk etapta Kazakistan’da piyasa verilecek olan Atilla, daha sonra ihraç edilecek.




2007'de çıkan ilk yerli spor otomobil Etox'un haberinden sonra, Attila otomobilleri ile ilgili haber biz Türkler için oldukça anlamlı bir gurur kaynağı olacak gibi görünüyor.



Attila Kazakistan'ın web sitesine de aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. Site içeriği şimdilik sadece Rusça dilinde mevcut gibi görünüyor.

http://www.attila.com.kz/

12 Aralık 2009 Cumartesi

Ölüm diye birşey aslında yokmuş

ABD'li bilim adamı Robert Lanza yayınladığı bir hipotez ile ölümün aslında var olmadığını iddia etti.
Lanza'nın bilim dünyasını ikiye bölen şok iddiasını dayandırdığı nokta ise bilim ve felsefeyi buluşturuyor.

Lanza, ölümün insanlar için bir yok oluş değil, sınırsız sayıda Evren içerisinde bir diğerine geçiş olarak tanımlıyor. Bu geçiş senaryolarının hiç birinde ise bugün anladığımız anlamda bir ölüm gerçekleşmiyor sadece enerji şekil değiştiriyor.

Lanza, insan bedeninin zaman içerisinde işlevini yitiriyor olmasının "Ben kimim?" diye sorma becerisini gösteren yanımız ile aynı şey olmadığını iddia ediyor. Lanza'ya göre insan beyninde bulunan enerji kaynağı, bedenin ölümü ile birlikte yok olmuyor.
Doğadan enerjinin asla ölmediği veya yok edilemediği gerçeğinden yola çıkan Lanza, bu enerjinin bizi biz yapan en önemli öğe olduğunu ve bedenin ölümünden sonra varlığını sürdürdüğünü iddia ediyor.
Zaman ve uzay kavramlarının aslında bizim bazı şeyleri tanımlayabilmek için uydurduğumuz kavramlar olduğunu da söyleyen Lanza, bahsettiği ölümsüzlüğün bizim anladığımız anlamdaki zaman içerisinde bir son olmadığını, bu zaman kavramı dışında var olmaya devam etmek olduğunu da söylüyor.

9 Aralık 2009 Çarşamba

Aşk neden biter?

Beceremiyoruz işte. En basit şeyi, aşkı bile beceremiyoruz. Egomuzun büyüklüğünden mi? Söyleyecek yalanımız kalmadığından mı? Neden bilmem?

En kolay sürmesini beklediğimiz ilişkileri bile beceremiyoruz. Bu kadar zor olan ne? Kaç cevapsız arama görmek gerekir telefon ekranında, merak etme, iyiyim diye geri aramak için?

Yoksa artık cep telefonları ileri teknolojiden kafayı yedi de arayanların kimliğini göstermiyor mu? Yok canım, öyle bir boyuttayız ki, nerdeyse arayanın sadece adı değil, iki yaşından itibaren tüm geçmiş bilgileri CV şeklinde ekrana geliyor.

Anladım. Arayan kişi o kadar önemsiz ki, geri dönmeye değmiyor. Hımm, bu mantıklı.

Hepimiz hayatında yok mudur, aman yine arıyor diye yaka silkip açmadığımız telefonlar?